Kekemeliğin/Konuşma Akıcısızlığının Bilişsel Boyutu
- Atahan Ozmen
- 20 Ağu 2024
- 3 dakikada okunur

Kekemeliği/konuşma akıcısızlığı olan kişiler iletişim kurarken sıklıkla çeşitli bilişsel zorluklarla karşı karşıya kalırlar. Bu zorluklar hem konuşma eylemiyle hem de iletişimin psikolojik yönleriyle ilgili olabilir. Kekemeliğin/konuşma akıcısızlıgının neden olduğu bu bilişsel güçlüklerin anlaşılmasının hem klinisyenlere hem de kekemelik/konuşma akıcısızlğıı yaşayan kişilere bu çabalarında yardımcı olacağı düşünülmektedir.
Peki “biliş” nedir? Biliş; düşünce, deneyim ve duyular aracılığıyla bilgi ve anlayış edinme süreci olarak tanımlanır. Duyusal uyaranın duyular yoluyla alınması ve depolanması ile ilgili zihinsel süreçler ve bu uyaranların veri haline gelmesi ve saklanması daha sonra davranışınızı yönlendirmek ve kararlar vermek için kullanılması bilişsel süreçler sayesinde gerçekleşir. Özünde, algılama ve davranış haline getirme, işleme ve anlama, bilgiyi depolama ve geri çağırma, karar verme ve uygun davranışlar sergileme yetisidir. Kekemelik/konuşma akıcısızlığı yaşayan kişiler yukarıda tanımlanan bilişsel süreçlerde güçlükler çekebilirler ve bu güçlükler kekemeliği/konuşma akıcısızlığını daha da artırabilir.
1. Artan Bilişsel Yük: Konuşma akıcılığını yönetmek için gereken çaba, bilişsel yükü artırabilir ve ne söylediklerine ve bunu nasıl söylediklerine odaklanmayı zorlaştırabilir. Bu zihinsel yorgunluğa yol açabilir. Konuşma akıcılığını yönetmek için elbetteki belli bir bilişsel çaba gereklidir. Ancak kekemelik/konuşma akıcısızlığı yaşayan kişiler bunu nasıl yapacaklarını bilemezler ve çoğu zaman bu amaçla yanlış davranışlar sergileyerek sürecin daha da güç bir hal almasına neden olurlar. Bu nedenle kekemelik/konuşma akıcısızlığı yaşayan kişilerin kekemelik/konuşma akıcısızlığında uzmanlaşmış kişilerin rehberliğinde artan bilişsel yükü yönetmek için neler yapmaları gerektiğini öğrenmeleri, uygulamaları ve bu yetilerde ustalşamaları gerekmektedir.
2. Kekemeliği Öngörmek: Kekeme/konuşma akıcısızlığı olan pek çok kişi, kekemelik anlarını/konuşma takılmalarını gerçekleşmeden önce tahmin eder; bu da kaygıyı ve gerginliği artırabilir. Bu beklenti, kendi kendini gerçekleştiren bir kehanet gibi kekemeliği daha da artırabilir. Oysaki takılmaları gerçekleşmeden önce tahmin etmek eğer doğru davranışlar yapılırsa bir kaygı faktöründen çok konuşma akıcılığını denetlemekte büyük bir yardımcı olabilir.

3. Kelime Değiştirme ve Kaçınma: Kekemeliği/konuşma akıcısızlığını önlemek için bireyler sık sık kelimeleri veya cümleleri değiştirebilirler; bu da konuşmanın doğal akışını kesintiye uğratabilir ve ciddi zihinsel çaba gerektirebilir.
4. Kendini İzleme ve Düzeltme: Kekemeliği/konuşma akicisizligini önlemek için konuşmayı sürekli olarak kendi kendine izlemek zihinsel olarak yorucu olabilir. Sürekli olarak kelimelerin nasıl ifade edileceğini düşünmek, konuşma akıcılığını, içeriğini olumsuz etkileyebilir ve zihinsel yorgunluğa neden olabilir. Kekemelik/konuşma akıcısızlığı yaşayan kişilerin bu noktada öğrenmesi, uygulaması ve ustalaşması gereken yetiler vardır.
5. Olumsuz Benlik Algısı: Kekemelik/konuşma akıcısızlığı, olumsuz benlik algısına neden olabilir ve bu da iletişimi hem bilişsel hem de psikolojik olarak etkileyebilir. Bireyler kendi konuşmalarını aşırı derecede eleştirebilirler ve başkalarının onları nasıl algıladığı konusunda endişe duyabilirler. Kişi kendi ile ilgili olumsuz düşünce ve inançlar geliştirebilir. Bu olumsuz düşünce ve inançları başkalarının gözünden kendini görerek daha da karmaşık bir hale getirebilirler. Dolayısıyla, bütün bunlar kişinin iletişim kurmasını zorlaştırır, takılmaların artmasına, iletişim kurmaktan kaçınmasina ve hatta depresif bir durum içinde kendini bulmasına neden olabilir.

6. Sosyal Kaygı: Başkalarının olumsuz değerlendirilmesi veya yargılanması korkusu, sosyal kaygıya yol açabilir. Bu kaygı, konuşma durumlarından kaçınmaya, sosyal etkileşim ve iletişim uygulamalarına yönelik fırsatların azalmasına neden olabilir. Kişi bir yandan iletişim kurmaya ve konuşmaya çalışırken bir yandan da kekemeliğin/konuşma akıcısızlığının neden olduğu kaygı durumuyla baş etmeye çalışır. Bu durum bir jonglöre benzetilebilir. Kişinin yönetmesi gereken çok fazla faktör vardır. Eğer kişi bunlarla baş etmek için neler yapacağını bilmiyorsa amatör bir jonglör gibi zor anlar yaşayabilir ve takılmalar kaygıya, kaygı işe takılmalara neden olarak kısır bir döngü içinde devam eder.
7. Hafıza ve Odaklanma: Kekemeliği/konuşma akıcısızlığını yönetmeye yönelik bilişsel çaba, konuşma sırasında hafızayı ve odaklanmayı etkileyebilir. Bu, söylenenleri takip etmeyi ve uygun şekilde yanıt vermeyi zorlaştırabilir. Kişi iletişim kurmak için ihtiyacı olan zihinsel enerjiyi iletişimi takip etmek yerine takılma beklentisi ve takılmalardan kurtulmak için boşa harcar ve dolayısıyla iletişim sekteye uğrar, kişi takılmalar yaşar. İletişimi sırasında veya sonrasında konuşulanları hatırlamakta zorlanır.
8. Duygusal Düzenleme: Kişi kekemeliğin/konuşma akıcısızlığının sonucu olarak engellenmişlik, hayal kırıklığı, utanma veya mahcubiyet gibi duygu durumlarını yönetmekte zorlanabilir. Bu olumsuz duygu durumları, kişinin düşünme yetisini, iletişim içinde kendini zihinsel ve duygusal olarak organize etme ve iletişimi sürdürmesini olumsuz etkileyebilir. Bunun sonucu olarak kişinin kendini içinde bulunduğu durum tekrar kısır bir döngü olmaktadır.

9. İletişimin Doğallığının Azaltılması: Konuşmayı/iletişimi dikkatle planlama ve izlemek için neler yapılması gerektiğini bilmemek, konuşmalardaki dogallığı azaltabilir. Bu, etkileşimlerin daha az doğal olmasına kişinin ise daha stresli hissetmesine neden olabilir. Kekemelik/konuşma akıcısızlığı yaşayan kişiler bu durumu fark ederler, bunun sonucu olarak demoralize olabilirler ve bu da takılmaların sıklığının ve şiddetinin artmasına yol açar.
10. Sözel olmayan İpuçlarına Dikkat: Yoğun bir şekilde konuşma üretimine odaklanmak, bazen iletişim kurulan kişiden gelen sözsüz ipuçlarına olan dikkatin azalmasına yol açarak genel iletişim kalitesini etkileyebilir.
Her ne kadar kekemelik/konuşma akcısızlığı yaşayan kişilerin tecrübe ettikleri zorlukları gerçekten anlamak çok zor olsa da, biraz emek verip kafa yorulduğunda, kekemelik/konuşma akıcısızlığı yaşayan kişilerin birden fazla alanda birden çok güçlükle baş etmek zorunda kaldıkları görülmektedir. Kişi yaşamın erken yıllarından bu yana bu sorunu yaşadığı için ne yapacağını bilemez çoğunlukla da konuşma akıcılığını sağlamak için yanlış şeyler yapar ve sonuç olarak takılmalar kısır bir döngüye girer. Bu noktada kişinin yapması gereken doğru bilgi, deneyim, uzmanlık ve rehberlik kaynaklarına ulaşarak, kekemelik/konuşma akıcısızlığı ile baş etmek için gerekli donanımı edinmesi ve nasıl kullanılacağı konusunda ustalık kazanmasıdır.